Evliliğe Kadar Olan Süreçte Sırasıyla Neler Yapılır? Bir Ekonomistin Gözünden Aşkın Maliyeti
Bir ekonomist olarak hayatı çoğu zaman kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin sonuçları üzerinden değerlendiririm. Ancak iş evliliğe giden süreç olunca, bu sınırlılık yalnızca finansal değil, duygusal kaynakları da kapsar. Zaman, enerji, para ve emek; hepsi kıt kaynaklardır. Bu nedenle evlilik süreci, aslında bir dizi ekonomik kararın — tıpkı bir yatırım portföyü gibi — dikkatle yönetildiği bir dönemi temsil eder. Her adım, bireysel tercihlerin toplumsal normlarla buluştuğu bir ekonomik denge arayışıdır.
1. Tanışma ve Uyum: Piyasanın İlk Teması
Ekonomik açıdan evliliğe giden yolun ilk basamağı, bireylerin “piyasa araştırması” yaptığı tanışma evresidir. Bu dönem, tıpkı piyasa keşfi (market exploration) gibidir. İnsanlar sosyal çevrelerinde, dijital platformlarda ya da geleneksel yöntemlerle potansiyel eş adaylarını tanımaya çalışır.
Bu süreçte “karar alma maliyetleri” oldukça yüksektir. Çünkü her seçim, diğer potansiyel fırsatlardan vazgeçmeyi gerektirir. Ekonomik literatürde bu duruma fırsat maliyeti denir. Yani biriyle vakit geçirmek, başka biriyle tanışma fırsatını kaybetmek anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında tanışma dönemi, bireylerin kendi tercihlerine ve hedeflerine en uygun “yatırım alanını” belirledikleri bir analiz aşamasıdır.
2. Aile Onayı ve Sosyal Sermaye
Evlilik sürecinin ikinci basamağı genellikle aile onayıdır. Bu adım, yalnızca kültürel bir gelenek değil; aynı zamanda güçlü bir sosyal sermaye mekanizmasıdır. Ekonomik anlamda aile, bireylerin toplumsal statüsünü, güvenilirliğini ve gelecekteki dayanışma kapasitesini temsil eder.
Ailelerin onayı, iki tarafın ekonomik, kültürel ve sosyal sermayesinin karşılaştırıldığı bir değerlendirme sürecidir. Burada ekonomik denge, yalnızca gelir düzeyleriyle değil; aynı zamanda eğitim, sosyal çevre ve değer sistemleriyle ölçülür. Evlilik “iki kişi” arasında gibi görünse de, aslında iki ekonomik sistemin birleşmesidir.
3. Söz ve Nişan: Taahhütlerin Başlangıcı
Bu evre, ekonomi literatüründe “bağlayıcı sözleşme” aşamasına benzetilebilir. Söz ve nişan, tarafların birbirine yönelik taahhütlerinin somutlaştığı dönemdir. Hediyeler, yüzükler, organizasyonlar gibi semboller; aslında gelecekteki yatırımın sinyalleridir.
Bu süreçte yapılan harcamalar, yalnızca duygusal değil, aynı zamanda ekonomik bir mesaj taşır: “Bu birlikteliğe yatırım yapmaya hazırım.” Dolayısıyla nişan törenleri, toplum içinde hem statü göstergesi hem de güven sinyali olarak işlev görür.
Ancak bu aşamada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır: aşırı tüketim ve gösteriş. Ekonomik açıdan bu durum “gösteriş tüketimi” olarak adlandırılır. Toplumsal rekabetin yarattığı bu baskı, bireyleri rasyonel karar almaktan uzaklaştırabilir.
4. Düğün Hazırlıkları: Tüketim ve Beklenti Arasında
Evliliğe en yakın adım olan düğün hazırlıkları, bir ekonomist için tam anlamıyla arz-talep dengesinin görünür hale geldiği bir mikro ekonomi laboratuvarıdır. Gelinlik, salon, müzik, davetiye, fotoğraf, yemek ve hatta balayına kadar uzanan uzun bir harcama listesi vardır.
Bu süreçte çiftler, sınırlı bütçeleriyle maksimum fayda sağlamaya çalışır. Burada “marjinal fayda” kavramı devreye girer. Yani her yeni harcamanın sağladığı mutluluk, bir öncekine göre daha az olabilir. Bu nedenle planlama, finansal sürdürülebilirliğin anahtarıdır. Çünkü düğün sadece bir gün, ama evlilik uzun vadeli bir ekonomik ortaklıktır.
5. Nikâh ve Birleşme: Ekonomik Bir Ortaklık
Nikâh anı, ekonomide “sözleşmenin resmileşmesi” aşamasına karşılık gelir. Bu noktada iki birey, hem hukuki hem de ekonomik olarak bir sistem içinde birleşir. Artık gelirler, giderler, riskler ve kazançlar ortaklaşa yönetilecektir.
Ekonomik açıdan evlilik, bireysel üretimden ortak üretime geçiştir. İki kişinin gelirleri bir araya gelir, ancak aynı zamanda yeni harcama kalemleri doğar. Bu süreçte “ev içi emek” ve “karşılıklı fayda” dengesi, toplumsal refahın sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahiptir.
Sonuç: Evliliğe Giden Yol Bir Ekonomik Denge Sanatıdır
Evliliğe kadar olan süreç, yalnızca duygusal bir yolculuk değil, aynı zamanda ekonomik bir planlama sürecidir. Tanışmadan düğüne kadar her aşama, kıt kaynaklarla maksimum mutluluk yaratma çabasını yansıtır.
Bir ekonomist için bu süreç, bireysel tercihlerin toplumsal refahla nasıl kesiştiğini gösteren mükemmel bir örnektir. Çünkü evlilik, nihayetinde bir yatırım kararıdır — bazen duygusal getirisi yüksek, bazen risk oranı fazla, ama her zaman geleceğe dair bir umut içerir.
Ekonomi diliyle söylersek: Evliliğe giden her yol, insanın “yaşam sermayesini” en değerli biçimde değerlendirme çabasıdır.