Çocukluk Çağı Artriti Nedir? Bir Hikayenin İçinden
Kayseri’nin soğuk kış akşamlarından birinde, annemin mutfaktan gelen yemek kokusuyla uyanmıştım. Gözlerimi açar açmaz, o günkü ağrı aklıma geldi. Kollarımda, ellerimdeki şişlikler… O kadar acı veriyordu ki, bir süre sadece kıpırdamadan yatmıştım. Ama o gün, hayatımda bir şey değişecekti. O gün, çocukluk çağı artritinin ne demek olduğunu ilk kez tam anlamıyla hissettim.
Çocukluk Çağı Artritiyle Tanışma
Benim için çocukluk, koşarak oynadığım, yerlerde yuvarlandığım, hiç durmaksızın oyunlar oynadığım bir dönemdi. Kayseri’deki o dar sokaklarda arkadaşlarımla top oynarken, birdenbire vücudumun bana ihanet etmeye başladığını fark ettim. İlk başlarda sadece normal bir yorgunluk gibi hissetmiştim, ama sonra, gün geçtikçe, kaslarımda ve eklemlerimde hissettiğim ağrı, benim için çok daha büyük bir sorunun habercisiymiş.
Bir gün, okuldan eve dönerken, sanki dünyadaki her yük omuzlarımdaymış gibi, adımlarım yavaşlamaya başladı. Ellerim, normalden daha şişti ve her hareketimde bıçak gibi kesen bir acı vardı. Annem, ellerimi tuttuğunda gözlerinde büyük bir endişe gördüm. “Bu, çocukluk çağı artriti olabilir,” demişti. O an, bir yanda çok korkmuş, diğer yanda çözüm bulmak için bir umut hissetmiştim. Ama bu hastalık, sadece ellerimi değil, hayatımı da etkilemeye başlamıştı.
Hastalıkla Mücadele Başlıyor
Doktorun söyledikleri hala kulaklarımda çınlıyor: “Çocukluk çağı artriti, çocuklarda görülen, eklemleri etkileyen bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sistemi, eklemlere saldırır ve burada iltihaplanmaya yol açar.” O an, her şeyin ne kadar karmaşık olduğunu fark ettim. Çocukluk, neşeyle, koşarak, gülerek geçirilecek bir dönemin ötesinde, benim için bir mücadeleye dönüşmüştü. Ne zaman oyun oynasam, ne zaman arkadaşlarımla eğlensem, ellerimde ve dizlerimdeki ağrı beni geriye çekiyordu. Bir yanda, neşeli bir çocuk, diğer yanda, çaresiz bir genç vardı.
O Anki Duygularım
O kadar hayal kırıklığı içindeydim ki… Bir anda, bildiğim her şeyin değişeceğini ve her gün ağrı içinde uyanmak zorunda kalacağımı düşündüm. Ama bir şey fark ettim: Bu hastalık beni yenmeyecek. Her ne kadar ellerim ve dizlerim ağrıyorsa da, pes etmeye karar vermedim. Hastalığımı anlamak, kabul etmek, onu yönetebilmek için küçük adımlar attım. Belki de o an, sadece fiziksel değil, duygusal bir sınavdan geçiyordum. “Çocukluk çağı artriti” diye bir şeyin varlığını kabul etmek, içimdeki gücü bulmamı sağladı.
Bir Adım Daha İleri
Çocukluk çağı artritinin tedavisi kolay değil. Fizyoterapistimle yaptığım seanslar, ilaçlar, düzenli egzersizler… Ama her geçen gün, eklemlerimdeki ağrı biraz daha azaldı. Bir gün, ağrısız uyandım. O an gözlerim dolmuştu. Gözlerim dolmuştu çünkü çocukluk çağı artriti, beni yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da zorlamıştı. O an fark ettim ki, aslında hayatımda bir değişim olmuştu. Bütün o acılar, bana sadece fiziksel değil, duygusal güç de kazandırmıştı.
Çocukluk çağı artriti, bir çocuğun hayatını bu kadar zorlaştırabilecek bir hastalık olabilir, ama aynı zamanda bana dayanma gücü, sabır ve azim öğretti. Hayatta her şeyin geçici olduğunu unutmamak gerek; ağrılar bir süre sonra azalıyor, ama içinde büyüyen güç hiç kaybolmuyor. İnsan ne olursa olsun, her zaman ilerlemek için bir yol buluyor. Bu hastalık bana en iyi şekilde bunu öğretti: Güçlü olabilmek, bazen sadece devam etmektir.
Umut ve Güç: Bir Yavaşlama, Bir Başlangıç
Şu an, o günleri düşündüğümde, çocukluk çağı artritinin hayatımın bir parçası olduğunu kabul ediyorum. Ama o zamanlar, sadece bir hasta çocuğun gözleriyle bakabiliyordum. Oysa bugün, hastalığın bana kattığı her şeyin bir anlamı olduğunu biliyorum. Hayatta her şey geçici, ama insanın içinde taşıdığı güç kalıcıdır. Birçok kişi gibi, ben de çocukluk çağı artritiyle yaşadım ama aynı zamanda bu hastalık bana hiç beklemediğim bir şekilde hayatı öğretti. Ne kadar zor olsa da, her zaman umut vardır. Çünkü, bazen iyileşmek, sadece kabul etmek ve devam etmekle başlar.
O zamanlar, hastalığın ne kadar zorlayıcı olduğunu hissetmişken, bugün daha güçlü hissediyorum. Çocukluk çağı artriti, benim için sadece bir hastalık değil, aynı zamanda büyümenin bir yolu oldu. Şimdi, her adımımı daha dikkatli atıyorum. Çünkü her adımda, o ilk adımda olduğu gibi, güçlü olduğumu hatırlıyorum.